Birlikte
olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir,
hayatın neredeyse bütünü değişir, bir başka kata, bir başka bahçeye geçersiniz,
orada herşey farklıdır...
Arkada
bıraktığınız, sizi seven ya da sizin sevdiğiniz kadın için duyduğunuz
özlem ya da vicdan azabıyla bulanıklaşan yeni duygularınızın yarattığı buğulu
kıpırtının içinde beliren taze sevginin
yanıbaşında duruveren tedirginlik de, yalnızca bir trapezden bir trapeze geçerken
trapezcinin hissettiği o boşluğa düşme korkusundan değil, biraz da bir hayattan
bir başka hayata, bir terastan bir başka terasa atlamanın hafifçe sarhoş
eden şaşkınlığındandır.
Kutsal
kitapların anlattığı cennet ve cehennem gibi hayatın da, her birinde
ayrı bahçeler, ayrı yangınlar, ayrı ateşler, ayrı ızdıraplar, ayrı sevinçler,
ayrı çiçekler bulunan çeşitli katlara ayrıldığını, Babil'in asma
bahçeleri gibi teras teras yükselen hayatın hangi katında duruyorsanız,
yaşayacaklarınızın da durduğunuz yere göre belirleneceğine inanırım ben.
Eğer
bir erkek, sevgisinin peşine düşen Dante'nin cenneti ve cehennemi dolaşması
gibi hayatın çeşitli katları arasında dolaşmak, bir terastan bir başka terasa
geçmek isterse mutlaka kendine yol gösterecek bir kadına ihtiyacı vardır; belki
yanılıyorum ama bana öyle geliyor ki, bir erkek, bir kadının yardımı
olmadan, bulunduğu bahçeden bir başka bahçeye, içinde kavrulduğu yangından bir
başka yangına tek başına geçemez.
Bir
erkeğin düşünsel yeteneği, estetik
birikimleri ne olursa olsun, hayatta durduğu kat, içine doğduğu kattır,
tanıdığı ilk kadının, annesinin onu bıraktığı kat. Giyim zevkinin
bulunmadığı bir bahçede doğduysanız, giyim zevkinin gelişmiş olduğu bir
bahçeye sizi ancak bir kadın götürür, sofralarının inceliklerle donatılmadığı
bir katta doğduysanız, incelikli sofraların bulunduğu kata sizi götürecek olan
da bir kadındır.
Birlikte
olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir,
hayatın neredeyse bütünü değişir, bir başka kata, bir başka bahçeye geçersiniz,
orada herşey farklıdır. Dinlediğiniz
müzik, okuduğunuz kitap, yediğiniz yemek, gittiğiniz yerler, buluştuğunuz
arkadaşlar, hatta taktığınız kravat bile değişir.
Arkada
bıraktığınız, sizi seven ya da sizin sevdiğiniz kadın için duyduğunuz
özlem ya da vicdan azabıyla bulanıklaşan yeni duygularınızın yarattığı buğulu
kıpırtının içinde beliren taze sevginin yanıbaşında duruveren tedirginlik de,
yalnızca bir trapezden bir trapeze geçerken trapezcinin hissettiği o boşluğa
düşme korkusundan değil, biraz da bir hayattan bir başka hayata, bir terastan
bir başka terasa atlamanın hafifçe sarhoş eden şaşkınlığındandır.
Bir
kadından bir kadına geçmek, bir hayattan bir başka hayata geçmektir. Yıllarca
alıştığınız, içinde geçirdiğiniz zamanda benimseyip, farkına varmadan neredeyse
başka bir yaşama biçimi olmadığına inandığınız bir hayattan çıkıp, duyguların,
davranışların, şakaların, arkadaş çevrelerinin, konuşulan konuların, ses
tonlarının, okul anılarının, geçmiş aşk tecrübelerinin, sevişme tarzlarının
bambaşka olduğu yeni hayatın kapısından girmek ne kadar şaşırtıcı ve
heyecan vericidir. Elinizde olmadan bu yeni terastan görünen manzarayla eski
terasın manzarasını kıyaslarsınız, yadırgatıcı birçok yeniliği taze bir aşkın
haniyse sonsuz gibi görünen hoşgörüsüyle benimsemeye çalışırken zaman
zaman yorulup, gizlice eski günlerin bildik, belki sıkıcı ama alışılmış
rahatlığını da özlersiniz. Sonra, eskiden çiçekleri ve alevleri arasında
gezinirken ruhunuza ağır ağır yerleşmiş olan bıkkınlıkları, yıpratıcı
eskimişlikleri, "bu hayatın başka katları da yok muydu acaba" diye
içinizi yoklayan cevapsız merakları hatırlar, yeni hayatınıza sarılırsınız.
Evinden
ayrılmış ama menziline henüz varamamış bir yolcunun bütün duyguları
vardır sizde, gördükleriniz karşısındaki coşku, bir yolculuk yapmanın
keyfi, varacağınız yerde sizi bekleyecek olan için kurduğunuz hayaller,
yol yorgunluğu, yabancılara kendinizi tanıtma zorunluluğu, sürekli bir
sarsıntı, vücudunuzun biçimini almış bir yatakta yatma isteği; birbirine benzemeyen,
birbirinin zıddı birçok duygu.
Yol
boyunca manzara değişir. Hayatın yeni bir terasına tırmanmakta olduğunuzu
hissedersiniz. Bir kadın, elinin bütün sıcaklığını elinize bırakarak sizi yeni
bir hayata götürmektedir; bir misafirlikten çıkışta kapının önündeki kaçamak ve
yakıcı öpüş, değişik sevişme fısıltıları, sabahleyin sizin için yeni olan
bir şarkıcının söylediği şarkı, size takılan yeni ve mahrem bir isim. Kadınlara
özgü usul bir ustalıkla, yeni hayatınız için eksik olan kısımlarınızın tamamlandığını
görürsünüz, "o gömleğini mi giydin, bu da çok güzel ama bence mavi
olanı sana daha çok yakışıyordu," "istersen o lokantaya gidelim
ama şurada bir lokanta var, onu da çok seversin," "bu adamı okudun mu, geçen gün senin anlattıklarına
benzer şeyler yazıyor," "tabii deniz kıyısı da çok güzel ama bu
mevsimde bir dağ gölü var, orası da çok sakin ve güzel oluyor,"
"sen hiç ata bindin mi, bence atın üstünde çok heybetli görünürdün,"
"bugün sana bir koku aldım, bir denemek ister misin;" önemsiz gözüken
bütün bu cümleler, küçük fırça darbeleri gibi size yeni bir hayatın
resmini çizmektedir.
Eski
hayatınızda size ait olan bahçenin, sizi artık kendinizi kanıtlamaya zorlamayan
güveninin yerini hafif bir kuşkuyla harmanlanmış bir kendini beğendirme arzusu
almıştır, yenilikleri pek de itiraz etmeden kabul ederken, değişik hayat
biçimlerinin çok da cahili olmadığınızı göstermek istersiniz. Hatta
bazen, bir önceki terasta kesinlikle reddettiğiniz bazı davranışları, bu
yeni terasta, kendiniz de kendinize şaşarak istekle kabul edersiniz; baktığınız
manzara değişirken siz de değişmişsinizdir çünkü. Sevgisinin peşinde cennetle
cehennemi dolaşan Dante gibi yeni bir hayatı dolaşmaktasınızdır artık.
Cenneti değişiktir. Cehenneminin de değişik olduğunu göreceksiniz.
Kavgaları, acıları, kıskançlıkları bile farklıdır.
Bir
erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir, hayatın katları arasında
kadınlar dolaştırır. Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir
kadına rastlarsanız bilginiz, esprili bir kadına rastlarsanız espriniz, zeki
bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir; yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga
nedenleri, acılar da öğrenirsiniz. Ardınızda kalan kadının size öğrettiklerine,
yeni kadının öğrettikleri de katılır. Her zaman eski kadını anacağınız
bir an gelecektir, şimdi size eskimiş gözüken o manzaranın da bir zamanlar
sizin için ne kadar yeni olduğunu hatırlayacaksınızdır, bir sevgiliyi değilse
bile zaman zaman bir kardeşi özler gibi özleyeceksinizdir onu.
Bir
kadından bir kadına, bir hayattan bir hayata geçerken heyecanınıza daima
biraz da kırıklık karışır, tuhaf bir kırıklıktır bu, yalnızca erkeklerin
bildiği, çocuğunu sokağa bırakmış bir babanınkini andıran sızılı, tuhaf
bir vicdan azabı; bugün girdiğin bahçenin kapısına onun bahçesinden
geçerek geldiğini bilmenin huzursuz borçluluğu. Hayat, kutsal kitaplarda
anlatıldığı gibi kat kattır; Babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde
yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve,
bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki
kadının terası, manzarası, hayatıdır; hayatın hangi katında durduğunuzu,
yanınızdaki kadının durduğu kat belirler.
Hayatınız,
seçtiğiniz kadındır. Bir kadın değil bir hayat seçersiniz çünkü.
Çok önce okumuş, çok beğenmiş,sonra bulamamıştım bu yazıyı...
YanıtlaSilŞimdi görünce çok sevindim bu karşılaşmaya ....kaynak kim? A.Altan diye hatırlıyorum ama
teşekkürler
Sadece yazıyı dosyama kopyalamış ve saklamışım, kimin olduğunu ben de hatırlamıyorum maalesef
Sil