Ben her sınıftan birkaç özellik taşıyor gibiyim. Siz hangi sınıfa giriyorsunuz?
Blog yazarı anneler: Benim de dahil olduğum şenlikli grup! Düşünüyorum da ne kadar çok değişik tipleme var içimizde. Eh, bir oturup yazayım dedim. Sizin de tanıdığınız bir anne var mı içlerinde?
Doğalcı Anne: Herşeyin doğalının peşindedir. Doğumun, yiyeceklerin, çocuk yetiştirmenin. Ona göre vücuda giren herşey doğal olmalıdır. Ekmeğini kendi yapar, sebzesini bir metrekarelik arka bahçesinde yetiştirir. Apartman yönetmeliği izin verse, doğal süt içmek için balkonunda inek bile besler. Blogunda ve yorumlarında doğal yaşamayanları sürekli uyarır. Mayalı hamur tarifi vererek onlara hayatı zindan eder.
Naif Anne: Bebek bakımında ve blog yazarlığında yenidir. Bebeğine aşıktır ama tecrübesiz olduğu için ürkek bir güvercin gibidir. Bebeği pırt yaptığında, panik içinde doktoruna telefon açar. Tecrübeli annelere sorular sorduğu yazılar yazar. Kaşar annelerin artık görmekte zorluk çektiği, bebek ve bebekli hayatla ilgili minik detayları görür ve bu konudaki yazıları ile insanın içini ısıtır.
Bilmiş Anne: Bildiği-bilmediği her konuda bir profesör edası ile fikir yürütür. Bir insanın kaç konuda uzman olabileceği hakkında limitleri zorlar. Blogundaki yazıların keşfedilip, çocuk bakımı ve gelişimi konusunda bir üniversiteden fahri doktora alacağı günlerin hayalini gizliden gizliye kurar.
Harbi Anne: Aklımda kalacağına blogumda dursun mantığıyla yazar. Düşündüklerini harbi bir üslupla anlatır, satır aralarını da küfürlerle tatlı tatlı süsler. Blog yazarlarının minibüs şoförüdür. Zıttına giderseniz Osmanlı tokadı kıvamında bir blog yazısı gelir. Ama kötü niyetli değildir. Sadece tarzı öyledir. Kavgaya girdiğinizde karşınızda olmasındansa, yanınızda olmasını isteyeceğiniz bir tiptir.
Sıkıcı Anne: ”Bugün yemek yaptım”, “Büyük teyzem bizi ziyarete geldi”, “Kaynımda siyatik çıkmış”, “Çocuğum 7. dişini çıkardı” gibi kimseyi ilgilendirmeyen ve fazlasıyla normal yaşantısını bloguna konu etmeyi marifet sanır. Facebook’ta her bayram güllü tebrik kartı gönderen, “Bu yazıyı 10 kişiye göndermezsen başına türlü bela gelecek” şeklindeki email zincirlerini tüm tanıdıklarına forward eden ve “Beni takmayanı, ben hiç sallamam-Fuzuli” gibi özlü sözler yazan da bu annedir.
Yavrucu Anne: Her anne çocuğunu sever. Ama bu anne sevgisini insanların gözüne sokmak için yaşar. Blogunda “Nazlıcan parmak ucunda yürüdü, Nazlıcan yan oturdu, Nazlıcan halıya kustu, Nazlıcan uzun kaka yaptı, Nazlıcan burnunu karıştırdı” şeklinde çocuğunun faziletlerini anlatan, Facebook’ta ve Twitter’da kendi profil fotoğrafı yerine sürekli çocuğunun fotoğrafını koyan anneler bu gruba girer.
Sosyal Anne: “İnsan sosyal bir hayvandır” sözünün ete kemiğe bürünmiş halidir. Blogunun yanısıra, Facebook’tan, Twitter’dan, Flicker’dan, Instagram’dan, Yfrog’dan sürekli bir iletişim halindedir. Kucağında laptopuyla blog yazarken, telefonla konuşur. Boş kalan eli ile iPad’ine fotoğraf yükleyip, bir yandan da çocuğuna laf yetiştirir. Tuvalete bile akıllı telefonu ile gider. Canlı ve neşeli halleriyle partilerin, toplantıların vazgeçilmez yüzüdür. Birkaç dakika boyunca herhangi bir kanaldan güncelleme yapmadığı durumda takipçileri hayatı için endişelenirler.
Karmaşık Anne: Hiç beklemediği bir anda, belki de çok tercih etmeden anne olmuştur. Çocuklu hayata henüz hazır değildir. Annelik elbisesi ile ne yapacağını pek de bilemez, sürekli elbisenin uçlarından çekiştirip bedenine uydurmaya çalışır. Blogunu ani bir buhran dakikasında tutmaya başlamıştır. Akıllıdır. Paylaştığı konular çocuklarından çok şahsi mevzular, hayatı, hobileri, duyguları ve açmazlarıdır. Yine de hiçbir insan kusursuz olmadığı için, insanlar onu kendine yakın bulur. Samimi yazıları sevilerek okunur.
Dengeli Anne: Çocuklarını çok sevmekle beraber hayatın çocuktan ibaret olmadığını bilir. Blogunda çocuklarının yanısıra, hayatı, duygularını, hobilerini anlatır. Samimidir. Bu yüzden sevilir ve takip edilir.
Kavgacı Anne: Blog tutmaktaki amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Bıraksanız aynadaki gölgesi ile kavga eder. Kimi zaman güzel yazılar yazar, ancak, her yazısı yeni bir tartışma başlatmak için bir oltadır. Çeşitli mecralarda aktif bir yorumcu olup, yorumlarında saldırgan üslubu ile tanınır.
Hobici Anne: Binbir tarakta bezi vardır. Harika sofralar kurar, ahşap boyar, dikiş diker, krapon kağıdından lamba, eski tişörtten çanta yapar. Çocuğu da muhtemelen en zevkli hobilerinden biridir. Bir insanın bu kadar işe nasıl yetişip de hepsinden dört başı mamur ürünler çıkarabildiği konusunda insanı hayretlere düşürür. Ama pozitif yaklaşımı ile herkesin sevgisini kazanır. İnsanlar blogunu takip eder ve yapttığı şeyleri denerler. Ancak hobici anne kadar başarılı olamadıkları için sık sık “kekini yaptım ama kabarmadı”, “tişörtten çanta yapacaktım heybeye benzedi” gibi yorumlar görülür.
Tembel Anne: Kendisinin de bilmediği bir sebeple blog tutmaya başlamış, birkaç yazı yazdıktan sonra bu işin çok zahmetli olduğunu düşünerek kısa bir ara vermiştir. O ara 2 yıldır sürmektedir. Kimi zaman aktif blogcuların yazılarını okuyarak gaza gelir ve eli yeni bir yazı yazmaya gider. Sonra… Bu düşünceyi kafasından acele ile savarak buzdolabına yönelir ve ağzına bir yaprak sarması atarak kendini sakinleştirir.
Not: Bu yazıdaki anneler hayal ürünü (mü?) ve onlara taktığım isimler tamamen rastlantısaldır. Tesadüfen aynı isimli bloglar varsa arılmaca-darılmaca olmasın.
Sevgiler,Tanla
Ben sanırım hobici anne oluyorum :) tanımlaması fena değil, sıkıcı anne olmaktan iyidir :)
YanıtlaSil