9 Eylül 2012 Pazar

Mutfak Genetigimizi Kaybettik Biz...

Anneanneniz öpülesi elleri parçalanircasina, ovalaya, ovalaya tarhana yaparken, siz,  “Aman anane be, bos versene”  deyip, marketten hazir çorba aliyordunuz ya... Anane rahmetli oldu ve siz, o tarhananin tarifini ananeden alip, bir kenara yazmadiniz ya... Iste o nedenle, siz, genetigi degistirilmis organizma yemekten kurtulamazsiniz maalesef.

Ne verirlerse.. Onu yiyeceksiniz.

Kiz evlat yetistiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz. Piyano çaliyor, Ingilizce konusuyor, Grammy alanlari tek, tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafi limon, seker ve su kullanip, limonata yapmasini bilmiyor!  Yoğurdu çirpip, ayran yapamiyor, ayran...  Iste o nedenle, kiziniz, genetigi degistirilmis mesrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlariniz da.

Zahmet edip sütlaç yapmadiginiz için, kek yapmaya üsendiginiz için...  Içinde ne oldugunu bilmediginiz gofretleri, misir patlaklarini kemiriyor sizin oglan!  Hamur tutmayi, söyle mis gibi ispanakli bir börek yapip, çantasina koymayi bilmediginiz için, hamburger bagimlisi oldu.  Tahin-pekmezi “köylü isi”, vicik vicik yag fiskiran kremalari “modernite” sandiginiz için, daha 10 yasinda obeze döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tikaniyor, merdiven çikamiyor.

Size zor geliyor ama, zor mu evde yogurt yapmak?  Istanbul'un günesi müsait degil, anlarim, zor mudur Izmir'de, Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?

Sikâyet edip duruyorsun, içine katki maddesi konuyor, zorla beyazlatiliyor diye...  Ister tam bugday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabiz...  Tonla para verip, abuk sabuk ambalajli-meyveli saçmaliklardan medet umacagina, niye ögrenmiyorsun kabak tatlisi yapmayi?

Güya, çocugunu düsünüyorsun, taze, taze yesinler diye, pazara gidiyorsun...  Egri bügrü biberlere, dogal oldugu için tuttugunda ezilen domateslere agiz burun kiviriyorsun, hormonlu, tornadan çikmis gibilerini aliyorsun...  Ne ise yaradi senin pazara gitmen?

Kocaniz da, bu satirlari okuyup, size akil verecek simdi... Söyleyin ona, ukalalik etmesin, götürün aktara, hatmi çiçegiyle zencefili birbirinden ayirt etsin, ondan sonra konussun!

Enginar, börülce, radika, cibes pisirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için uydurdugu, kendini bilmez uzmanlarindan fildir, fildir brokoli tarifleri ögreniyorsun. Brüksel lahanasi yiyerek mi AB'ye girecegini saniyorsun?

Çin'den bal getiriyorlar mesela...  Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar.  Neymis efendim, içinde genetigi degistirilmis organizma olabilirmis falan... Içinde tavuk ibigi, maymun kulagi olmadigina sükredin!  Ben iddia ediyorum...  Kasla göz arasinda frankestayn ürünlere kapilari açan arkadaslarla, Amerikan çiftçilerinin avukati profesörlerimiz, sirf karakovan balina sahip çiksa, Semdinli'de, Pervari'de terör bile azalir, terör bile.

Uzatmayayim.

Mutfak genetigimizi kaybettik biz.

Elin adami, misirdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sini degistirdi!

Hurrraaa diye köyden kente göçerken, disarda tikinmayi sehirlesme zannettik. Ambalajli ürün tüketmeyi, zenginlesme zannettik.

Dolayisiyla, ya kafayi degistirip, özümüze dönecegiz...

Ya da ne verirlerse onu yiyecegiz.


Internetten  Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LINKWITHIN

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...