Bazı ebeveynler çocuğun ‘bebeksi’ telaffuzlarını sevimli bulur ve düzeltme yapmaz. Bu gibi yanlış pekiştirmeler, çocuğun doğru bir şey söylediğini zannetmesine ve konuşmasında düzeltilemeyecek hatalar oluşmasına neden olur.
Özel ENT KKB Tıp Merkezi’nden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Özlem Akgün Bilgili, artikülasyon bozukluklarıyla ilgili bilgi verdi: “Seslerin, hecelerin ya da kelimelerin yanlış üretilmesine artikülasyon bozukluğu deniyor. Örneğin; r ve s seslerinin farklı söylenmesi ya da hiç söylenememesi. ‘Arı’ yerine ‘alı’ veya ‘kitap’ yerine ‘kipat’ demek buna örnek. Bozukluğun şiddeti, küçük ve önemsiz aksaklıklardan tamamen anlaşılmayan bir konuşmaya kadar değişebilir.
Bir kişinin anadilinin seslerini üretememesinin pek çok nedeni olabilir. Özellikle anatomik ve fizyolojik yapıların değerlendirilerek çocuğun sesleri üretmesine engel olan bir sorununun olup olmadığının saptanması gerekiyor.
Bu durumda diş, damak, dil, dudak ve burun gibi organların yapıları, hareketleri incelenmeli. Değerlendirmede şüphe uyandıran bir durum olduğunda çocuğun bir uzman tarafından da görülmesi istenmeli. Bunun yanı sıra çocuğun işitme fonksiyonunun da değerlendirilmesi gerekir.
Konuşmasının anlaşılırlığı çok az olan, konuşma seslerinin çoğunda sorun yaşayan ve konuşmaya geç başlamış çocukların mutlaka uygun bir objektif işitme testinden geçirilmeleri gerekiyor.
İşitme frekanslar halinde gerçekleşen bir olay. Çocuk, kalın frekanstaki sesleri duyuyor ve bu seslere tepki veriyor olabilir. Ancak s, z gibi daha ince frekanslardaki sesleri duymuyor olabilir. Bu durum, genellikle ebeveynlerin çocuğun tüm sesleri duyduğunu zannetmelerine yol açıyor. Oysaki çocuk bu frekanstaki sesleri, işitemediğinden dolayı üretemeyebilir. Küçük yaşlarda sık geçirilen orta kulak iltihabına bağlı olarak bu gibi durumlar gelişebiliyor ya da orta düzeydeki işitme kayıpları gözden kaçırılabiliyor. Konuşma seslerinin üretilememesi zeka düzeyiyle de ilişkili. Orta ve ağır dereceli zeka geriliği olan çocuklar bazı sesleri hiçbir zaman net olarak üretemiyor.
Sesletim bozukluğunun en sık görüldüğü bir diğer grup geç konuşan çocuklar. Genellikle geç konuştuğu söylenen çocuklarda hafiften ileri düzeye kadar sesletim bozukluklarına rastlanıyor. Yukarıda belirtilen durumlar haricinde belirgin bir nedene bağlı olmaksızın çeşitli düzeylerde sesletim bozuklukları da görülebiliyor. Bazen ebeveynler çocuğun bebeksi telaffuzlarını sevimli bulur ve düzeltme yapmaz. Hatta pek çok ailede ‘çocuk gibi konuşma’, onun söylediği yanlışları hoş karşılayıp aynı yanlış söyleyişi tekrar etme eğilimi var. Bu gibi yanlış pekiştirmeler çocuğun doğru bir şey söylediğini zannetmesine yol açıyor ve dile düzeltilmeyen hatalar yerleşiyor. Belli bir süre sonra ebeveynler hataları düzeltmek istediklerinde bu kez de çocuk doğrusunu söyleyemez ya da düzeltilmeye karşı tepki gösterebilir.”
ÖRNEK VAKA
Yeşim, çok kolay arkadaşlık kurabilen, hareketli ve sosyal bir çocuktu. Ancak bu yıl ilkokula başladıktan sonra Yeşim’in davranışları değişmeye başladı. Okula gitmek istemediğini ve arkadaşlarını sevmediğini söylüyordu. Oysa, okula büyük bir hevesle başlamıştı ve arkadaşlarıyla hiçbir sorun yaşamamıştı. Annesi, bu durum hakkında öğretmeniyle görüştüğünde, arkadaşlarının bazı sesleri söyleyemeği için onunla “Bebek” diyerek dalga geçtiklerini ve Yeşim’in bu nedenle okulda ağladığını öğrendi. Öğretmeni, Yeşim’in okuma çalışmalarına katılmak istemediğini de ifade etti.
Evebeynlerin çoğu, artikülasyon bozukluklarının zamanla kendiliğinden düzelebileceğine, okuma-yazma öğrenilince sorunun ortadan kalkacağına inanıyor. Ancak pek çok çocuk için durum böyle değil. Yani konuşma sorunu, çocuğun sosyal ve akademik başarısını olumsuz yönde etkiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder