14 Mart 2013 Perşembe

Okulllarda Serbest Kıyafet Gündemine İlişkin Güzel Bir Yazı…


Yazının sonunda “Çocuklar arkadaşlarını, üç gün üst üste giydiği eskimiş eteğine veya yeni kazağına göre değil, küçücük kalplerini nasıl doldurduklarına göre seçer” diyor. Tabii ki biz çocuklarımıza bu değeri aşılamışsak…

 
KORKAK EBEVEYNLERİN CESUR ÇOCUKLARI

Hani şu ‘Devlet Okullarında Serbest Kıyafet’ gündemine yapılmış korku filmi gibi yorumlar var ya. Gazete köşelerinde, Twitter’da, Facebook’ta, televizyon programlarında, orada burada……

- Çocukların eşitliği ortadan kalkacak…

- Zengin ile fakirin farkı ortaya çıkacak…

- Alamayanlar, alanlardakini görüp ezilecek…

- Her sabah ne giyse diye düşünmek zorunda kalacağız…

- Hava atma, gösteriş yarışı başlayacak….

Siz de bu yukarıdaki yorumlardan en az birine veya hepsine katılıyorsanız, bence bu yazıyı okumayın. Gerçekten çok ağır yazacağım, kaldıramayabilirsiniz. Haftalardır, aylardır okuyorum; hala aklım basmıyor. Aklımın basmadığı kısım işin matematiği :

2012-2013 eğitim-öğretim yılı 177 okul günü içerir. Yani senelik baktığınızda çocuğunuz 177 gün okula gidecek, 188 gün ise tatil yapacak. Bu tatile haftasonları, resmi tatiller, dini bayramlar, yarı yıl tatili, yaz tatili, hepsi dahil. Bu durumda çocuğunuzun okula gitmediği gün, gittiği günlerden daha fazla. Maddi durumunuz ne olursa olsun; herşeyi alabilecek veya hiçbir şeyi alamayacak durumda olsanız bile, eğer çocuğunuza bu tatil günlerinde hapis hayatı sürdürmüyorsanız, onun sokağa çıkıp arkadaşları ile oynayacağını, bahçeye inip koşturacağını, akrabalarına ziyarete gideceğini, eve komşu arkadaşlarını çağırıp televizyon izleyeceğini, köyüne, yazlığına gidip bir şekilde insanlarla, çocuklarla iç içe olacağını düşünüyorum.

Hani deniyor ya, çocuklar okulda koşup terliyormuş, kıyafetlerinin sürekli yıkanması gerekiyormuş. Bu kadar çok çeşit kıyafet alacak bütçesi olmayan aileler ne yapacak diye? Soruyorum o halde :

- Bu çocuklar sokakta koşup terlemiyor mu?

- Hepsi askeriye gibi bir örnek mi giyiniyor? İki mahalle uzaktan gelen arkadaşı yeni kazak veya ayakkabı giyince, eziliyor mu o çocuk? Eziliyorsa bile, arkadaşlık etmeyi bırakıyor mu?

- Amca oğlunda Play Station var kendisinde yok olunca ne oluyor? Onda yok, eşit değiller diye bir daha gitmiyor mu?

- Harçlığını biriktirip bir haftasonu sinemaya giden genç, yan koltukta son moda kot pantalonu, gıcır gıcır ayakkabısı ve iPhone’u ile hava atan başka bir genci görünce bu sayılmıyor mu?

Gerçek hayat böyle birşey. Okul da gerçek hayatın bir parçası. Ailesinden hava atma eğitimi görmüş bir çocuk zaten forması ile okula gitse bile, gösterecek çok şeyi beraberinde getirmiştir. Onun üzerindeki montundan, çantasına, saçındaki tokadan çorabına kadar fark ortadadır, kimse kimseyi kandırmasın, çocuklara da salak muamelesi yapılmasın. Eşitliğin bir gömlek, bir pantalonla sağlandığına inanıp, hayal aleminde yaşayanlara sormak istiyorum : Hayatta herkes eşit mi ki okulda eşit olsun? Çocukların eğitimden çok hayatı öğrendikleri yerdir okul. Koca kazık olup, üniversiteye gittiklerinde sudan çıkmış balığa döneceklerine; buldumcuk olup, ne giyeceklerini şaşıracaklarına alışkanlıkları, zevkleri, oturmuş olsun. Komunist forma sisteminin çocukların eşitliğini bozacağını, psikolojik baskı yaratacağını savunacağınıza, şöyle bir itiraf etsenize aslında çocuklar aksine durumdan çok mutlu da olan bize olacak, aklımız çıkacak diye. Sabahın köründe bir de kıyafet savaşı vereceğim, onu giymem, bunu giyeceğim ile uğraşacağım, asıl sorun bu diye…

Kendiniz vakt-i zamanında böyle bir deneyim yaşamadığınız için, bunu gözünüzde büyütmeyiniz, kendinizi ve çocuğunuzu eğitiniz. İşte çocuğunuzun hayatına harika bir disiplin getirme fısatı. Onların o günkü ruh hallerine göre, sizsiz geçirecekleri ortamda nasıl olmak istediklerine kendilerinin karar vermesini sağlamış olacaksınız. Ellerindeki olanaklarla. Tıpkı cumartesi günü kursa giderken veya pazar günü arkadaşları ile buluşurken ne giyiyor, ne seçiyorsa. 188, 177′den daha büyük unutmayın.

Sakın formaya karşı olduğum düşünülmesin. Ben hem ilkokulu, hem ortaokul-liseyi devlet okulunda tamamlamış, formayla büyümüş bir anneyim. Giyerken de sıkıntım olmadı, şu anda da yok. Ancak böyle bir özgürlüğe kapı açılmışken, kapama taraftarı olanlarla derdim var. Yok ‘aslında türban serbest bırakılacak, onun bazını hazırlıyorlar’, yok ‘serbest diyorlar ama tayt yasak’…Geçin bunları. Türbanı getirmeyi kafalarına koydular ise, forma ile de gelir, serbest kıyafetle de…Ben işin o boyutundan bahsetmiyorum. Yukarıda bahsi geçen, ‘askeri’ sisteme karşıyım. Medeni ülkelerle kendimizi bir tutmayalım deniyor. Neden acaba? Böyle diye diye bir yere gelemeyeceğiz zaten. Size kendimden canlı bir örnek vereyim :

Benim kızım Türkiye’nin tek serbest kıyafetle gidilen okulunda okuyor. Hem de 3 yaşından beri. Süslenip püslenerek gelen de var, 1 hafta boyunca aynı ayakkabıyı giyen de. Okul Fransız ama devlet okulu kategorisinde. Hiçbir Fransız’ın, çocuğunu Chanel ile okula yolladığını görmedim henüz. Bütün sene 2 mont ile dönen çocuklar var. Diğer yandan ekonomik durumu refah içinde olup çocuğuna devamlı yeni kıyafetler alabilen Türk aileler de var. Öylesine gösterişten uzak yetiştirilmiş ki çocuklar, 5 senedir hepsiyle içiçeyim, daha bir gün ezildiklerini görmedim.

Hep diyorum yine diyorum. Herşey anneye bakar. Siz nasılsanız çocuğunuz da öyledir. Eğer çocuğunuzu tüketici toplum kültüründe yetiştirir; marka, değer, fiyat aşılaması yaparsanız, ezer de ezilir de. Bir pantalon gömleğe takılı kalmayın. Çocuklar arkadaşlarını, üç gün üst üste giydiği eskimiş eteğine veya yeni kazağına göre değil, küçücük kalplerini nasıl doldurduklarına göre seçer. Aksi söz konusu ise, çocuğunuz da hayatı ve arkadaş seçmeyi öğrenmiş olur. Her şekilde okul bir eğitim ve eğitimin başı özgürlük…

Kidomunda’dan alıntıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LINKWITHIN

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...