Anneler çocuklarının sorunlarını ilk elden çözmeye çalışır. Babaya birçok sorun aktarılmaz. Babanın haberdar ol-duğu sorunlar ise kimi zaman aşılamayacak bir hale dönüşmüş olabilir. Psikolog Ayşe Handan Özkan, annelerin üs-tesinden gelemedikleri problemi abartmadan, felaket senaryosuna dönüştürmeden babaya aktarmasını öneriyor.
Ailede çocuğun sorunları ile genellikle anne ilgilenir. Kimi anne bu durumu babaya yansıtmadan çözmeye çalışır. Bu da ilerleyen günlerde problemin daha da büyümesine sebep olabilir. Kimi de babayı hemen haberdar eder, netice olarak anne-çocuk ilişkisi zedelenir, çocukta anneye karşı bir güvensizlik oluşur. Sorun karşısında iki ara bir derede kalan anne, nasıl bir yol izlemeli ki, iki tarafı da memnun etsin? Öncelikle olayın mahiyetine bakmak gerektiğini söyleyen psikolog Ayşe Handan Özkan, "Büyük bir problem ise abartmadan, felaket senaryosu oluşturmadan, uygun bir dille babaya aktarılmalı ve olumsuz durum birlikte aşılmalı." tavsiyesinde bulunuyor.
Özkan, toplumda her problemi annenin çözmesi gerektiği algısının yanlış olduğunu ifade ediyor. Bu durum da babanın kendisini sorunlardan soyutlanmış hissettiğini belirten Özkan, ayrıca bir problemle yüzleştiğinde ne yapacağını bilemez hale geldiğini söylüyor. Ayşe Handan Özkan, "Bir baba, daha küçük yaşlarında çocuklarının basit sorunları olduğunda ne yapılacağına dair bir tecrübe edinmez ise büyük problemler karşısında ya tepkisiz kalabilir veya aşırı tepki gösterebilir." diyor.
"Çocukla ilgili sorunları baba da bilmeli" diyen Özkan, ancak öncelikle sorunun mahiyetine bakılması gerektiğini belirtiyor. Özkan, babaya aktarılacak hususun 'Büyük bir problem mi? yahut değil mi?' olduğuna dikkat etmek gerektiğini aktarıyor. Bazı sorunlar karşısında baba haberdar edilmemiş ise bu durumun aile içinde büyük kavgalara sebep olabildiğini belirten Özkan şöyle konuşuyor: "Bu, birkaç kez tekrar etmiş ise eşler kendi aralarında tartışıp, problemin gidişatını saptırabiliyor. Mevzu, çocuğun problemi olmaktan çıkıyor, sorunlu durumu kendi geçmişte yaşadıkları sıkıntıların bir örüntüsü olarak değerlendirerek birbirlerine şiddet uygulayabiliyorlar. Baba bu sorunlardan haberdar olduğunda problemi daha çok büyütüp, evde huzursuzluk oluşmasına neden olacak şekilde davranabiliyor. Çünkü kendini aileden soyutlanmış veya dışlanmış hissediyor. Bu nedenle babaya lisanî hal ile de olsa konular aktarılmalı."
Özkan'a göre annenin tek başına aşabileceği bir durumu, bir tür felaket senaryosu ile babaya aktarması aile içinde huzursuzluk oluşturuyor. Örneğin çocuk ,arkadaşının silgisini çok beğenip izinsiz almış ise anne bunu kendi başına çözebilmeli, çocuğa bunun yanlış olduğunu, arkadaşından özür dilemesi gerektiğini bir şekilde anlatmalı. Fakat arkadaşının cebinden harçlığını veya bisikletini izinsiz aldıysa, bu durum ertelenmeden baba ile konuşulmalı, problem hep beraber aşılmalıdır.
Bilgisayara saat ayarı konulabilir
Anne, çocuk için en güvenli internet ortamını oluşturmalı ve gerekirse internetin kapatılması ile alakalı her gün konuşmalı, neden kapatılması gerektiği anlatılmalı. İnternetin açık kalacağı zamandan ayrı olarak annenin 15-20 dakika fazladan süresi olabilir. Fakat bunu sadece anne bilmeli. Çocuk, bu ekstradan süresini aşmış ve hâlâ kapatmamakta ısrarcı olmaya devam ederse, konunun babası ile konuşulacağı bildirilmeli. Eğer devam ediyorsa anne, eşi ile konuşup ortak bir çözüm arayışına girmeli. Mesela internetin bir süreliğine kaldırılması, bilgisayara saat ayarı koyulması gibi. Hâlâ devam ederse çocuğun çok sevdiği bir şeyden mahrum bırakılması iyi sonuç verebilmektedir.
Çocuk, annesine herşeyi anlatabilmeli
Çocuk, annesini her zaman her şeyi rahatlıkla anlatabilir pozisyonda bulmalı. Bu da onu yanlış yapmaktan korur. Anne konuya vâkıf olduktan sonra babasına da konu hakkında bilgi vermek için kızından izin istemeli. Bu, kız çocuğunun annesine olan güvenini artırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder