Yazının sonunda “Çocuklar
arkadaşlarını, üç gün üst üste giydiği eskimiş eteğine veya yeni kazağına göre
değil, küçücük kalplerini nasıl doldurduklarına göre seçer” diyor. Tabii ki biz
çocuklarımıza bu değeri aşılamışsak…
KORKAK EBEVEYNLERİN
CESUR ÇOCUKLARI
Hani şu ‘Devlet
Okullarında Serbest Kıyafet’ gündemine yapılmış korku filmi gibi yorumlar var
ya. Gazete köşelerinde, Twitter’da, Facebook’ta, televizyon programlarında,
orada burada……
Kidomunda’dan alıntıdır
- Çocukların eşitliği
ortadan kalkacak…
- Zengin ile fakirin
farkı ortaya çıkacak…
- Alamayanlar,
alanlardakini görüp ezilecek…
- Her sabah ne giyse
diye düşünmek zorunda kalacağız…
- Hava atma, gösteriş
yarışı başlayacak….
Siz de bu yukarıdaki
yorumlardan en az birine veya hepsine katılıyorsanız, bence bu yazıyı okumayın.
Gerçekten çok ağır yazacağım, kaldıramayabilirsiniz. Haftalardır, aylardır
okuyorum; hala aklım basmıyor. Aklımın basmadığı kısım işin matematiği :
2012-2013
eğitim-öğretim yılı 177 okul günü içerir. Yani senelik baktığınızda çocuğunuz
177 gün okula gidecek, 188 gün ise tatil yapacak. Bu tatile haftasonları, resmi
tatiller, dini bayramlar, yarı yıl tatili, yaz tatili, hepsi dahil. Bu durumda
çocuğunuzun okula gitmediği gün, gittiği günlerden daha fazla. Maddi durumunuz
ne olursa olsun; herşeyi alabilecek veya hiçbir şeyi alamayacak durumda olsanız
bile, eğer çocuğunuza bu tatil günlerinde hapis hayatı sürdürmüyorsanız, onun
sokağa çıkıp arkadaşları ile oynayacağını, bahçeye inip koşturacağını,
akrabalarına ziyarete gideceğini, eve komşu arkadaşlarını çağırıp televizyon
izleyeceğini, köyüne, yazlığına gidip bir şekilde insanlarla, çocuklarla iç içe
olacağını düşünüyorum.
Hani deniyor ya,
çocuklar okulda koşup terliyormuş, kıyafetlerinin sürekli yıkanması
gerekiyormuş. Bu kadar çok çeşit kıyafet alacak bütçesi olmayan aileler ne
yapacak diye? Soruyorum o halde :
- Bu çocuklar sokakta
koşup terlemiyor mu?
- Hepsi askeriye gibi
bir örnek mi giyiniyor? İki mahalle uzaktan gelen arkadaşı yeni kazak veya
ayakkabı giyince, eziliyor mu o çocuk? Eziliyorsa bile, arkadaşlık etmeyi
bırakıyor mu?
- Amca oğlunda Play
Station var kendisinde yok olunca ne oluyor? Onda yok, eşit değiller diye bir
daha gitmiyor mu?
- Harçlığını biriktirip
bir haftasonu sinemaya giden genç, yan koltukta son moda kot pantalonu, gıcır
gıcır ayakkabısı ve iPhone’u ile hava atan başka bir genci görünce bu
sayılmıyor mu?
Gerçek hayat böyle
birşey. Okul da gerçek hayatın bir parçası. Ailesinden hava atma eğitimi görmüş
bir çocuk zaten forması ile okula gitse bile, gösterecek çok şeyi beraberinde
getirmiştir. Onun üzerindeki montundan, çantasına, saçındaki tokadan çorabına
kadar fark ortadadır, kimse kimseyi kandırmasın, çocuklara da salak muamelesi
yapılmasın. Eşitliğin bir gömlek, bir pantalonla sağlandığına inanıp, hayal
aleminde yaşayanlara sormak istiyorum : Hayatta herkes eşit mi ki okulda eşit
olsun? Çocukların eğitimden çok hayatı öğrendikleri yerdir okul. Koca kazık
olup, üniversiteye gittiklerinde sudan çıkmış balığa döneceklerine; buldumcuk
olup, ne giyeceklerini şaşıracaklarına alışkanlıkları, zevkleri, oturmuş olsun.
Komunist forma sisteminin çocukların eşitliğini bozacağını, psikolojik baskı
yaratacağını savunacağınıza, şöyle bir itiraf etsenize aslında çocuklar aksine
durumdan çok mutlu da olan bize olacak, aklımız çıkacak diye. Sabahın köründe
bir de kıyafet savaşı vereceğim, onu giymem, bunu giyeceğim ile uğraşacağım,
asıl sorun bu diye…
Kendiniz vakt-i
zamanında böyle bir deneyim yaşamadığınız için, bunu gözünüzde büyütmeyiniz,
kendinizi ve çocuğunuzu eğitiniz. İşte çocuğunuzun hayatına harika bir disiplin
getirme fısatı. Onların o günkü ruh hallerine göre, sizsiz geçirecekleri
ortamda nasıl olmak istediklerine kendilerinin karar vermesini sağlamış
olacaksınız. Ellerindeki olanaklarla. Tıpkı cumartesi günü kursa giderken veya
pazar günü arkadaşları ile buluşurken ne giyiyor, ne seçiyorsa. 188, 177′den
daha büyük unutmayın.
Sakın formaya karşı
olduğum düşünülmesin. Ben hem ilkokulu, hem ortaokul-liseyi devlet okulunda
tamamlamış, formayla büyümüş bir anneyim. Giyerken de sıkıntım olmadı, şu anda
da yok. Ancak böyle bir özgürlüğe kapı açılmışken, kapama taraftarı olanlarla
derdim var. Yok ‘aslında türban serbest bırakılacak, onun bazını
hazırlıyorlar’, yok ‘serbest diyorlar ama tayt yasak’…Geçin bunları. Türbanı
getirmeyi kafalarına koydular ise, forma ile de gelir, serbest kıyafetle de…Ben
işin o boyutundan bahsetmiyorum. Yukarıda bahsi geçen, ‘askeri’ sisteme
karşıyım. Medeni ülkelerle kendimizi bir tutmayalım deniyor. Neden acaba? Böyle
diye diye bir yere gelemeyeceğiz zaten. Size kendimden canlı bir örnek vereyim
:
Benim kızım Türkiye’nin
tek serbest kıyafetle gidilen okulunda okuyor. Hem de 3 yaşından beri. Süslenip
püslenerek gelen de var, 1 hafta boyunca aynı ayakkabıyı giyen de. Okul Fransız
ama devlet okulu kategorisinde. Hiçbir Fransız’ın, çocuğunu Chanel ile okula
yolladığını görmedim henüz. Bütün sene 2 mont ile dönen çocuklar var. Diğer
yandan ekonomik durumu refah içinde olup çocuğuna devamlı yeni kıyafetler
alabilen Türk aileler de var. Öylesine gösterişten uzak yetiştirilmiş ki
çocuklar, 5 senedir hepsiyle içiçeyim, daha bir gün ezildiklerini görmedim.
Hep diyorum yine
diyorum. Herşey anneye bakar. Siz nasılsanız çocuğunuz da öyledir. Eğer
çocuğunuzu tüketici toplum kültüründe yetiştirir; marka, değer, fiyat aşılaması
yaparsanız, ezer de ezilir de. Bir pantalon gömleğe takılı kalmayın. Çocuklar
arkadaşlarını, üç gün üst üste giydiği eskimiş eteğine veya yeni kazağına göre
değil, küçücük kalplerini nasıl doldurduklarına göre seçer. Aksi söz konusu
ise, çocuğunuz da hayatı ve arkadaş seçmeyi öğrenmiş olur. Her şekilde okul bir
eğitim ve eğitimin başı özgürlük…
Kidomunda’dan alıntıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder