Newcastle
Üniversitesi profesörlerinden Melissa Bateson, öğretim üyeleri arasındaki
iletişimi artırmak için bir dinlenme odası yaptırıyor. Odaya kahve ve çay gibi
içecekler koyuyor.
Her
içeceğin cüzi bir fiyatı var. Öğretim üyelerinden istenen kendi içeceklerini
almaları ve parayı da oraya konulan kutuya bırakmaları.
Prof.
Melissa fiyat listesinin yanına çiçek ve manzara fotoğrafları koyuyor. Belirli
haftalarda da iki göz fotoğrafı koyuyor.
İki
göz fotoğrafı koyduğu haftalarda, ilginç bir şey keşfediyor.
O
haftalarda para kutusunda tam üç kat daha fazla para birikmiş.
İnsanların
dürüst olma kaygıları olabilir, ama o anda yakalanmama riski yoksa, dürüst
davranmayabilir.
Buradaki
iki göz, izleniyor olma hissi yaratıyor ve bir bilinç kazandırıyor. Kişiler
daha dürüst davranıyor.
Tabii
izleyen göz insanın kendi gözüyse, sonuç daha da çarpıcı oluyor.
Bir
araştırmada çocuklar birer birer odalara alınıyor ve onlara lokum kutuları
veriliyor.
Araştırmacı
dışarıya çıkıyor ve çıkarken çocuklara “Ben gelinceye kadar lokum yemeyin,”
diyor.
Tabii
ki bazı çocuklar lokum yiyor ve sorulunca “Yemedim!” diyor.
Buraya
kadar sorun yok.
Araştırmacılar
aynı deneyi bir kez daha yapıyor ama küçük bir değişiklikle.
Odaya
bir ayna koyuyor.
Yine
çok ilginç bir şey ortaya çıkıyor. Ayna konulduğu zaman çocukların çok daha az
yalan söylediği gözlemleniyor.
Çocukların
bile aynada kendilerini görmeleri, dürüst davranmalarına sebebiyet veriyor.
Başka
bir deneyde yetişkinler bir test yapıyor ve yanıtları cevap anahtarına
işaretliyor. Daha sonra doğru cevaplar söyleniyor.
Denekler
doğru cevapları öğrendikten sonra, onlara cevap anahtarlarını yırtıp atmaları
söyleniyor. Yani ne kadar doğru yaptıklarını sadece kendileri biliyor.
Sonra
o kişinin beyanına göre doğru yaptığı her soru için belirli bir para ödeniyor.
Yine
bu odaya ayna konuyor.
Odaya
ayna konulduğu zaman insanların doğru yanıtladığını iddia ettikleri sayı
düşüyor.
Demek
ki daha dürüst davranıyorlar.
İnsanlar
aynaya baktığı zaman kendilerinin farkında oluyor, kendileri ile yüzleşiyor.
Hiç kimse kendi yüzüne bakıp, “Evet ben şerefsizim” diyemez. Ayna insanları
kendi vicdanları ile tek başına bırakıyor.
Bir
sohbette bu araştırmalardan bahsederken, otel sahibi bir arkadaşım şöyle dedi.
“
Çok doğru! Ben de şöyle bir şey fark ettim. Resepsiyonlara ayna koyduğumuz
zaman resepsiyonistler misafirler ile yakından ilgileniyor. Özellikle telefonda
konuşurken daha kibar konuşuyorlar. Konuşurken aynada kendilerini görüyorlar
kendilerine bir şekil düzen veriyorlar. Daha kibar konuşma çabasına giriyorlar.
Ayna onlara ne için orada olduklarını hatırlatıyor.”
Internetten alıntıdır
ne güzel paylaşım montessori de odaya ayna konulması istenir. Nedenini şimdi daha iyi anladım
YanıtlaSil