Timaş Yayınlarının Tatlı Dilli Olmak, Derli Toplu Olmak, Liderlik, Öz Saygı, Doğa Sevgisi, Temizlik, Sakin Olmak, Saygı, Misafirperverlik, Öz Güven gibi temaları işleyen Mini Masallar adı altında yayınladığı kitapları var.
Kızım bez ve kalın sayfalı kitaplarından sonra 1,5 yaş civarında ilk olarak bu seri ile tanıştı.
Evdeki bakıcı işten ayrılmıştı ve kızım yuvaya yeni başlamıştı. Müzikli oyuncaklarını göstererek, mandalları yere atarak, türlü şaklabanlıklar yaparak ve ilgisini başka şeylere çekerek zar zor yemek yedirebiliyordum ve bu durum artık yatılı bakıcımız olmadan ve ayrıca evin birçok ev işinin üzerime kaldığı bir dönemde bana daha da zor gelmeye başlamıştı. Etrafımda çoğu kişinin televizyonda müzik kanalı veya reklamları aç diye tavsiyelerde bulunmasına rağmen kızım televizyondan pek hoşlanmıyordu.
Zor geçen iki üç aydan sonra birgün kızımla Astoria Alışveriş Merkezine gittik. Ablam orada Play Barn diye çocuklara yönelik bir oyun alanı olduğunu ve hafta sonları çok sakin olduğunu söylemişti. Astoria’daki bu oyun alanında biraz vakit geçirdikten sonra D&R mağazasını gördük ve biraz kitap incelemek için mağazaya girdik. Henüz bez ve kalın sayfalı kitaplar dışında başka hiçbir kitapla tanışmamız olan kızım çocuk kitaplarının olduğu bölümde ilk olarak Timaş Yayınlarının bu kitaplarını seçti. Hemen çocuk kitaplarının yanına yerleştirilmiş olan büyük deri koltuklara oturup, birkaç tanesini inceledik, resimlerine baktık.
Çok da yaşına uygun olmasa da görsel olarak çok ilgisini çektiği için bu seriden iki tanesini aldık. Eve geldikten sonra bir hafta içinde o iki kitabı en azından yüzer kere okuduğumu söylesem inanın abartmış olmam. Tabii ki kitapları okumuyor, her sayfayı resmine bakarak bir iki cümle ile anlatıyordum kızıma. “hadi bakalım, tavşan ne yapmış acaba, çabuk yut yemeğini, bir sonraki sayfayı açayım” dedikçe o yemekler nasıl güzel yeniliyordu, sabah sütler nasıl güzel içiliyordu anlatamam sizlere.
Bir sonraki Cumartesi İstinye Park D&R’dan serinin tüm kitaplarını aldık. Yaklaşık üç yaşından beri de artık kitabı anlatmıyor, sayfada ne yazıyorsa tamamını okuyorum. Hala dönüp dönüp o kitapları okuyoruz. Şu an kitaplıktaki en eski ve yıpranmış kitaplarımız onlar. Bazılarının sayfalarında yemek lekeleri olduğunu söylememe gerek yoktur heralde.
İşte bu kitaplardan biri de “Cimi, Cici ve Kıpır”. Bu kitap Şokuh Gasemnia kaleminden Zeynep Berktaş tarafından türkçeye çevrilmiş. Kitapta, yemyeşil ormanda yaşayan üç arkadaşın hikayesi anlatılıyor: cırcır böceği Cimi, uçuç böceği Kıpır ve kelebek Cici.
Bu üç arkadaşın ortak bir derdi varmış, üçü de kendi arkadaşlarından farklıymış cimi çok zayıfmış, kıpır beneksizmiş, Cicinin de bir kanadı diğerine göre çok küçükmüş. Kendilerini eksik hissediyorlarmış ve bu durum onları çok mutsuz ediyormuş. Sıkıldıkları günlerden birinde cici bir ağlama sesi duymuş, bu ses annesini kaybeden minik bir karıncanın sesiymiş. Üçü de ellerinden gelen yardımı göstererek annesiyle minik karıncayı buluşturmuşlar. Anne karınca onların özelliklerini öne çıkararak onlara çok teşekkür etmiş. Üç arkadaş da biz de bir işe yarayabiliyormuşuz diyerek mutlu olmuşlar.
Çocuklarımız bazen kendilerinin diğer çoculardan daha farklı olduklarını düşünerek içe kapanabilir, kendine olan güvenleri azalabilir. İşte bu üç sevimli kahramanın yaşadıklarıyla özsaygının değeri çocuklara onların anlayabileceği bir dille anlatılıyor.
Bu serideki kitapları 1,5 yaştan itibaren siz çocuğunuza okuyabilirsiniz, daha sonra okuma yazma öğrendiği zaman da ilkokulda kendisi okuyabilir.
Eğer hala almamış olanlar varsa Mini Masallar serisini herkese tavsiye ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder