22 Mart 2012 Perşembe

Hava Kirliliği, Çocuklarımız ve KOAH


Şehrimizin giderek kalabalıklaşması,  motorlu araçların artması, ısınma ve  sanayileşmede  çevre koruması için gereken önlemlerin alınmaması, uygun teknolojilerin kullanılmaması ve daha birçok sebepten dolayı hava kirliliği sağlığımızı tehdit eder duruma geldi.
Bence hava kirliliği esas çocuklarımız için en büyük tehlike...
Hava kirliliği ile ilgili okuduğum bir makale çok bilgilendiriciydi, sizlerle paylaşmak istedim:

“Çocuklar, hava kirliliğinden erişkinlere göre daha çok etkileniyorlar. Bunun birçok sebebi var. Her şeyden önce akciğerlerimizdeki hava keseciklerinin yüzde 80'i doğumdan sonra oluşuyor ve gelişme, ergenliğe kadar da devam ediyor. Bu yüzden, özellikle hayatın ilk yıllarında maruz kalınan olumsuzluklar, akciğerleri daha fazla etkiliyor. İkincisi, çocuklar erişkinlere göre daha sık nefes alıp verdikleri ve fiziksel aktiviteleri daha fazla olduğu için de hava kirliliğinden daha çok zarar görüyorlar. Üçüncüsü de bunlara çocukların zamanlarının daha çoğunu dışarıda geçirmelerini, yani hava kirliliğine daha çok maruz kalmalarını da eklemek lâzım.

Sayısız araştırma, hava kirliliğinin çocuklarda akciğer gelişimini geciktirdiği, solunum fonksiyonlarını bozduğu, bronşit ve zatürre gibi iltihapları kolaylaştırdığı, astım ve diğer alerjik hastalıkların görülme riskini artırdığını gösteriyor.

Hava kirliliği kurbanları listesinde bebek ve çocukları yaşlılar ile kalp ve akciğer hastalığı olanlar takip ediyor. Çünkü vücudumuzda saçımızdan tırnağımıza kadar hava kirliliğinden zarar görmeyen hiçbir yer yok ama akciğerlerimiz ile kalp ve dolaşım sistemi, en çok etkilenen organlarımız.

Astım krizlerinin, KOAH ataklarının, alt ve üst solunum yolları iltihaplarının, kalp ve akciğer hastalıkları sebebiyle hastaneye yatışların, bu hastalıklara bağlı ölümlerin ve akciğer kanserinin oluşumunda hava kirliliğinin önemli rolü var.

Hava kirliliği ve KOAH
Hava kirliliği denince ilk akla gelen hastalık KOAH'tır. KOAH, esas olarak sigara içen kişilerde görülen öksürük ve nefes darlığına yol açan kronik bir akciğer hastalığıdır ve oluşumunda hava kirliliğine maruz kalmanın da önemli rolü vardır. Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde, mesela büyük şehirlerde yaşayanlarda öksürük, balgam gibi belirtiler daha fazla görülür ve bu kişilerin akciğer fonksiyonları kırsal alanda yaşayanlara göre daha kötüdür.

Bu konuda İngiltere'de yapılan ve astımı olan hastaların hava kirliliğinden nasıl etkilendiklerini gösteren ilginç bir araştırma var. Bu çalışmada astımlıların 2 saat süreyle Oxford caddesinde ve 2 saat süreyle de Hyde Park'ta yürüdükten sonraki solunum fonksiyon testleri incelendiğinde, caddede yürüyenlerin değerlerinde ciddi bozulmalar olduğu belirlendi. Uzmanlar bundan, özellikle dizel dumanından kaynaklanan çok küçük tanecikler, karbon ve azot dioksiti sorumlu tutuyorlar.

Hava kirliliğinin KOAH gelişmiş olan kişilerde hastalığın alevlenmelerini, hastaneye yatışları ve ölümleri artırdığı da kanıtlanmıştır. Özellikle çapları 10 mikrondan küçük olan taneciklerin artmış olduğu durumlar, bu bakımdan daha tehlikelidir. Doğalgazın henüz olmadığı yıllarda İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerimizde görülen ve kükürt dioksit ve partiküllerin yol açtıkları hava kirliliği dönemlerinde hastaneler KOAH'lı hastalarla dolup taşardı.

Son senelerde yapılan araştırmalar, hava kirliliğinin, zamanından erken doğumlara, bebeklerin düşük tartılarla dünyaya gelmelerine, ani bebek ölümlerine ve hatta kısırlığa sebep olabileceğini de gösteriyor.

Mesela, kurşunlu benzinin yaygın olarak kullanıldığı Peru'da yapılan bir araştırmada trafik polislerinde sperm kalitesi ile kan kurşun düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiş ve kanlarındaki kurşun miktarı daha yüksek olanlarda sperm hareketliliği, konsantrasyonu ve toplam sayıları daha düşük bulunmuştur.

İtalya'da Napoli şehrinde genç ve orta yaşlardaki otoyol gişe memurları üzerinde yapılan araştırmada ise bu kişilerin sayıları normal olmasına karşılık spermlerinin güçsüz olduğu, öne doğru ilerlemeleri ve hareketliliklerinin normalden az olduğu belirlenmiştir. Gişe memurlarının yüksek düzeyde kükürt dioksit ve karbon monoksite de maruz kalmalarına rağmen, spermlerle ilgili bu olumsuzlukların azot oksitleri ve kurşundan kaynaklandığı ileri sürülmüştür. Bunlar da bize çocuk sahibi olamayan çiftlerin bunun sebebini nerede aramaları gerektiğini gayet güzel gösteriyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LINKWITHIN

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...